Kiss the rain -Yiruma ☆彡

29 Kasım 2017 Çarşamba

Mevlid Kandili

Bugünün hürmetine kandilimizi kutluyor,
                  kalbimizdeki, benliğimizdeki tüm dileklerimizin kabul olmasını diliyorum.                                      
mevlit kandili mesajları kısa ile ilgili görsel sonucu
                                                                                                                            

Mevlid


Mevlîd, özel günlerde (sünnet töreni, hac dönüşü, asker uğurlama, bir ölümün 40. günü gibi) ve kutsal gecelerde, Son peygamber Muhammed'in doğumunu anlatan edebî metinlerin makam ve usûl ile okunmasıdır. Türkçeye Arapça'dan girmiş olan kelime, "Peygamberin doğum günü" anlamında da kullanılır. Halk arasında mevlit, mevlüd, mevlütolarak da söylenmektedir.
Edebî bir terim olarak „Mevlîd“, peygamberin doğumunu, hayatından kısa pasajları, mucizelerini anlatan mesnevi tarzındaki metinlerin tümüne verilen isim olmakla beraber, İslâm edebiyâtında bir edebî türdür. Günümüzde Türkiye'de bu türün en tanınan örneği, Süleyman Çelebi‘nin 15. yüzyıl tarihli "Vesîletü'n Necât" (Kurtuluş Vesilesi) ismini taşıyan manzum, Türkçe eseridir. Bu nedenle "mevlîd" kelimesi ile kastedilen çoğunlukla Süleyman Çelebi'nin söz konusu eseridir. Türkçede olduğu gibi Arapça, Kürtçe, Arnavutça gibi birçok dilde de mevlidler yazılmıştır. Türkçe mevlid geleneğinde olduğu gibi özel günlerde ve kutsal gecelerde okunduğu gibi, diğer zamanlarda da isteyenler tarafından okunmaktadır.
İslam peygamberi Muhammed'in doğum günü 12 Rebiülevvel'dir. İslam dünyası her yıl bu günü Mevlid Kandili olarak kutlar. Mevlid günlerinde oruç tutulması, geceleri ilâhiler, kasîdeler ve Mevlîd-i Şerif okunması, dua ve sohbet edilmesi, Kur’an-ı Kerîm okunması gibi ibadetler ile kutlama yaygındır.

Mevlid kutlaması, Osmanlı'da 1588'de, resmi bir devlet protokolü haline getirildi. Sarayın önceleri Ayasofya Camisi'nde, daha sonra Sultanahmet Camisi'nde düzenlediği törenlere devletin ileri gelenleri ile birlikte halk da katılırdı. Sultan Abdülaziz döneminde OrtaköyI. Abdülhamid devrinde Yıldız Camii'nde tören düzenlenirdi.
Kandil olarak nitelendirilen önemli dinî gün ve gecelerin dışında, çocukların 40'ı çıkınca, bir Müslümanın vefâtının 40’ıncı gününde, adak ve nikâh törenlerinde, hacıların dönüşünde, sünnet merasiminde, asker uğurlama gibi vesilelerle mevlid okunması özellikle Anadolu’da gelenekselleşmiştir

25 Kasım 2017 Cumartesi

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü


                                            Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve yakın çekim

Güzel ülkemizde, üzülerek, canı acıyarak bir kadın gözüyle toplumumuzu irdeleyerek kaleme dökmeye çalıştığım özel yazım...

Yine günlerden acı bir 25 KASIM...KADINA ŞİDDET!

25 Kasım 1960 Dominik Cumhuriyetinde, Trojillo Diktatörlüğü’ne karşı direnişi sergileyen Mirabel Kardeşlerin, cezaevinde bulunan eşlerini ziyaret ettikten sonra tecavüz edilerek öldürülmelerinin tarihidir.

Bu olayın ardından tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı kampanyalar düzenlenmiş, 1981 yılında da Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanan 1.Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kongresi’nde Mirabel kardeşlerin öldürüldüğü gün olan 25 Kasım“ Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar Arası Dayanışma Günü” olarak ilan edilmiştir. Bu kararı benimseyen Birleşmiş Milletlerin 1999’daki kararı ile her yıl 25 Kasım tarihi “kadına yönelik şiddete karşı uluslararası dayanışma günü” olarak anılmaktadır.

Kadınlar bugüne özel değil, her dönem için çok değerli ve önemli varlıklardır.  Nedir kadın? Kadın...tendir, dokudur, kokudur, aşktır, ruhtur, dişidir, anadır, eştir, yardır, yoldaştır yaşamayı ve yaşatmasını bilene. Başka bir deyimle "hayattır kadın". Hayatın ve yaşamın anlamıdır belki de...

Güçlü bir toplum yaratıp bu toplum içerisinde yaşamak istiyorsak; kadını ve erkeği eşit tutmalıyız. Kadını ikinci plana atarak, onu değersizleştirerek, toplumdan sıyırarak değil, başarılarını takdir ederek, istihdam sağlayarak toplumun içinde bir birey olarak var etmeliyiz. Ayrıca kadınlar korunmaya muhtaç varlıklar değillerdir. Erkeklerin bu kavramı algılamaları gerekir. Kadınlar kendilerini ifade edebilir, koruyabilirler.

Erkek egemen bir toplumda yaşıyor olmak ve bunun dezavantajlarını yaşamak çok zordur biz kadınlar için. Hem de çooook...

Yeri geldiğinde en kutsal varlık olan "ana" olmak fakat en çok da psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmak ne acıdır oysa...

Son yıllarda gözlemlediğim "acı" durum şudur bir kadın gözüyle; kimi kadın sokak ortasında öldürülür, kimi eşinin zulmünden boşanmak isterken öldürülür, kimi töre cinayetine kurban edilir, kimi iş yerinde tacize uğrar, kimi okulda tacize uğrar, kimi platonik aşka karşılık vermediği için kaçırılır, dövülür, öldürülür...

20 yıllık evlilik yaşamının son 13 yılını kocasından boşanabilmek uğruna mücadeleyle geçiren, kendini dişiliğinden, kadınlığından soyutlayan, namusuyla dimdik ayakta kalıp zavallı eş denilen bir erkeğin beylik silahının soğuk namlusunu boğazının derinliklerinde hisseden ve yine de zulümden kurtulmak uğruna davasından asla vazgeçmeyip tüm gücüyle yeniden, yeniden direnen, ölümü es geçen güçlü kadınlar var bu memlekette. Şiddet sadece fiziksel midir? Değildir, değildir. Psikolojik şiddet çok daha ağır izler bırakır bir kadının yüreğinde. Neden mi? Teni değil de yüreği çok acır çünkü.

Sanırım yazmaya devam etsem kelimeler kifayetsiz kalır bunca acıya, acı yüklü yaşanmışlıklara. Kim diyebilir ki yazdıkların abartı, gerçek dışı, kim?... Her gün ama her gün gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine manşet olan vahim acıları nasıl görmezden gelebiliriz nasıl? Şu an bile yazılar kalemimden dökülürken kim bilir kaç kadın can cekişiyor yurdumun bir yerinde.

Türk kadını cefakardır, vefakardır, hayatının özünde vardır emek. Evine emek verir, çocuğuna emek verir, kocasına emek verir, tarlada çalışır, iş hayatında çalışır emekçi olur yaşamı boyunca. Tek istediği belki de emeklerinin karşılığını sevgiyle, değerle ve hakkıyla alabilmektir ömrü boyunca. Yeri geldiğinde hakkını savunabilmektir.

Zordur kadın olmak zor...

Kadının kalbi kırılır, inancı kırılır, güveni kırılır...  Kırılgandır çünkü kadın hassastır, naiftir, narindir.

Tüm yaşadıklarına, tüm acısına rağmen kim bilir ne fırtınalar kopmuştur yüreğinde, benliğinde ama yine de içindeki sızısını, yarasını sessizliğine sarıp sarmalamıştır kimse bilmesin daha çok canı acımasın diye.

Kadınlığından soyutlamıştır kendini. Hayata yenilmek yerine göz yaşlarıyla da olsa kendince mücadele etmiştir bir şekilde. Eğer ki ağlıyorsa kadın güçlüdür, eğer süzülüyorsa yanaklarından iki damla yaş kadın güçlüdür. Güçlü görünmek belki de koruma kalkanıdır kendince korunduğu.

Geçen yıl "Dünya Kadınlar Günü" yazıma bir göz attım.Yazık ki tüm olumsuzlukların ve acıların kat be kat arttığını bir kez daha gördüm bunca cinayet, taciz ve tecavüz vakalarının yaşandığı ülkemizde.

Bir kadına cinsiyeti sırf "kadın"olduğu için yöneltilen cinsel, fiziksel veya psikolojik şiddet ne yazık ki acıların en büyüğüdür.

Türk Ceza Kanunu'ndaki hukuksal düzenlemelerin tekrar gözden geçirilmesini ve bu konudaki cezaların en ağır şekilde uygulanmasını talep ediyorum ki vahşi insanlara caydırıcı bir uygulama olsun! Her ne kadar "mucize" beklemekle eş değerse belki de bu temenniler.

ŞİDDETİN TÜMÜNE HAYIR!!!



Ben küçücük bir yürektim
Büyürken kendime hayaller edindim
Sevmek sevilmek çocuk isterdim
Ben de bir ana kuzusuydum
Heyhat
Hayat boğazımda düğüm oldu
Tokat mıydı kurşun muydu
Tenimden çok yüreğim acıdı
Hayallerim bensiz kaldı...

Söz ~Selcen Gür~

23 Kasım 2017 Perşembe

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

                          
Baş öğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ü  sevgi ve saygıyla anıyor, sonsuz teşekkürler ediyorum.

Ulu önder, baş öğretmen Mustafa Kemal Atatürk,Türk öğretmenine çok değer vermiş onurlandırmıştır. Tüm öğretmenler onu Başöğretmen olarak tanırlar.

Atatürk devrimlerinin önde gelenlerinden birisi harf devrimidir. Yeni Türk harflerinin sağladığı kolaylıkla öğretmenlerimiz Türk ulusunun hızla okur yazar olmasını sağlamışlardır. Atatürk; "Bir ulus ki yüzde doksanı okuma yazma bilmez bundan insan olanların utanması lazımdır" diyerek okuma yazma seferberliği başlatmıştır. Cumhuriyet devrinde en küçük yerleşim yerlerine kadar okul ve öğretmen sağlanmıştır. Bu çalışmalar çağdaş bir Türkiye doğmasına yurdumuzun güçlenmesine yardımcı olmuştur.

Kutsal bir meslektir, görevdir öğretmenlik. Öğretmen; ışıktır geleceğe, geleceğin gençlerine.

Sabır, sevgi ve anlayış bütünlüğüdür öğretmenlik. Karşılıksız özveridir, fedakarlıktır o minicik, yoğrulmamış yüreklere.

Geleceğin gençlerini yetiştiren değerli öğretmenlerimizin bu özel ve güzel gününü kutluyorum.

Aydın öğretmenlerimizin varlığı sayesinde biliyorum ki aklı selim, soran sorgulayan, duruşu ve hayat görüşü, çizgisi, ufku geniş öğrenciler, gençler Cumhuriyet'in ilelebet bekçileri olacaklardır.

 ~Mustafa Kemal Atatürk'ün Öğretmenler İle İlgili Sözleri~

• Yeni kuşak, en büyük Cumhuriyetçilik dersini bu günkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır.(1924)

• Öğretmenler!… Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.(1924)

• Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır.(1924)

• Öğretmenler! Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı suretle bütün tahsil derecelerindeki talim ve terbiyelerinin pratik olması mühimdir. Memleket evlâdı, her öğrenim aşamasında ekonomik hayatta verimli, etkili ve başarılı olacak surette donatılmalıdır.(1924)

• Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister.(1924)

• Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.

• Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini elde edememiştir. Ona basit bir kütle denir, millet denmez.(1925)

• Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır.(1927)


Sen ve ben ikimiz gidelim gel desen
Çok uzak küçücük orası masmavi bir gezegen.
Gündüz güneş sımsıcak gecemize
Ay varmış gökyüzü ışıl ışıl
Onun adı dünya.
Kuşlar uçarmış tüm çiçekler açarmış
Çocuklar hep oynarmış dünyada.
Aslında içinde yaşadığımız dünya
Ne uzak ne küçük çok yakın Çok büyük bir dünya Aslında önemli olan fark etmek Değerini bilmek korumak Ona çok çok iyi bakmak Dünyamız bir tane Bir eşi yok bu evrende Sonsuzlukta parlayan bir hazine. Söz ve Müzik : Yavuz Durak

Dilerim hayallerin gerçek olur küçüğüm...
Dilerim büyüdüğünde hayallerindeki gibi müzik öğretmeni olur sen de  tüm sevgisiyle sizi donatan bu güzel öğretmenin gibi masmavi umutlara yol alırsın. Canım benim, masum meleğim.

9 Kasım 2017 Perşembe

10 KASIM MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ

"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözünden de anlaşıldığı üzere Mustafa Kemal Atatürk bizlere Cumhuriyeti emanet etmiştir.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da ölüm yıldönümünde ATA'mızı saygıyla, sevgiyle ve minnetle anıyor, Allah'tan rahmet diliyorum.
                                     Mustafa Kemal'ler ölmez rahat uyu ATAM
                                          Mekanın cennet olsun canım ATAM...

Kasım ‘da  Aşk başkadır…
Çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır…
 ~10 Kasım 193∞~ 
kasımda aşk başkadır atatürk ile ilgili görsel sonucu

Atatürk’ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı. Kendisine 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konuldu. Avrupa’dan doktorlar getirildi. Türk ve yabancı doktorların tedavileri sonuç vermedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09:05 de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda öldü. Cenazesi büyük bir törenle Ankara’ya uğurlandı ve Atatürk 21 Kasım 1938 günü Ankara’da yapılan büyük bir törenle Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konuldu. Bundan 15 yıl sonra da 10 Kasım 1953'te kendisi için yaptırılan Anıtkabir’deki ebedi istirahatgahında toprağa verildi. Vasiyetinde varlığını Cumhuriyet Halk Fırkası’na, Türk Tarih Kurumu’na ve Türk Dil Kurumu’na bıraktı.









MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yeleleri alevden al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri,
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri...
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında
Destanlar yaratıyor cihanın görmediği
Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi.
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel
Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere.
Al bir ata binmiş yalın kılıç
Koşuyorlar zaferden zafere...

Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Ölmemiş bir Kasım sabahı!
Yine bizimle beraber her yerde.
Yaşıyor dört köşesinde vatanın
Yaşıyor damar damar yüreklerde.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum:
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,
Mavi gözleri ışıl ışıl görüyorum.
Uykularıma giriyor her gece.
Elllerinden öpüyorum.
            


 ~Ümit Yaşar OĞUZCAN~

                     İlgili resim