Kiss the rain -Yiruma ☆彡

30 Eylül 2014 Salı

HZ.MEVLANA'NIN DOĞUM GÜNÜ


MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ

Mevlana'nın asıl adı Muhammed Celaleddin'dir. Mevlana ve Rumi de, kendisine sonradan verilen isimlerdendir. Efendimiz manasına gelen Mevlana ismi O'na daha pek genç iken Konya'da ders okutmaya başladığı tarihlerde verilir. Bu ismi, Semseddin-i Tebrizi ve Sultan Veled'den itibaren Mevlana'yı sevenler kullanmış, adeta adi yerine sembol olmuştur. Rumi, Anadolu demektir. Mevlana’nın, Rumi diye tanınması, geçmiş yüzyıllarda Diyar-i Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da uzun müddet oturması, ömrünün büyük bir kısmının orada geçmesi ve nihayet türbesinin orada olmasındandır.

Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'l-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrıldı. 

Sultân’ül-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır. 

Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebriz’i ile karşılaştı. Mevlâna Şems'te "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebriz’inin yerini doldurmaya çalıştılar. 

Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadreddin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı. 

Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.

"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir" 

2007 Mevlana Yılı 

Hz. Mevlana'nın doğum yılı olan 30 Eylül 1207 tarihi oluşuna dolayısıyla, Türkiye, Afganistan ve Mısır'ın teklifi üzerine, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO), 800'üncü doğum yılı olan 2007 yılının "Mevlana Yılı" olarak anılmasını kararlaştırdı


































9 Eylül 2014 Salı

İZMİR'İN KURTULUŞU *9 EYLÜL*

İZMİR'in  KURTULUŞUKurtuluş Savaşı'nın sonlarında Türk ordusununYunan işgali altındaki İzmir'e girmesini belirten tarih terimidir.
Türk ordusu tarafından 26 Ağustos 1922'de başlatılan Büyük Taarruz sonucunda Yunan ordusu dağıtıldı ve 2 Eylül'de Uşak'a girildi. Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde kendisinin de haberdar olmadan Yunanistan Küçük Asya Ordusu'nun başkomutanlığına getirilmiş General Nikolaos Trikupis tutsak edildi.
Türk birlikleri, İzmir'e doğru hızla ilerledi. Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu'dan çekildiler. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa komutasındaki 1. Süvari Fırkası birlikleri İzmir şehrine girdi. Ardından 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10.00'da İzmir'e girdi. Türk bayrağıHükûmet Konağı ve Kadifekale'ye çekildi. Fransız deniz kuvvetleri bakanlığının aldığı haberlere göre, İzmir'e giren Türk birliklerinin düzgün davranış sergiledikleri belirtildi
Sonradan 9 Eylül günü, "İzmir'in Kurtuluş Bayramı" ilan edildi.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve silah arkadaşlarının ruhu şad olsun !                                                      Mekanları cennet olsun !!!                     


Ben, bütün İzmir’i ve bütün İzmirlileri severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim. Yalnız bir tesadüf, beni Karşıyaka’ya daha fazla bağlamıştır. Karşıyakalılar, annem sizin bağrınızda, sizin topraklarınızda yatıyor. Karşıyakalılar, İzmir’i gördüğüm gün evvelâ Karşıyaka’yı ve orada da sizin Türk topraklarınızda yatan annemin mezarını gördüm!                                                      MUSTAFA KEMAL ATATÜRK




KARŞIYAKA ANIT'TA YAŞADIĞIMIZ COŞKULU KUTLAMALARDAN ÇEKTİĞİM KARELER...
DOĞUMGÜNÜN KUTLU OLSUN GÜZEL VE ÖZEL MEMLEKETİM İZMİR...



                                                               Türk Yıldızları

     Kutlamalarda tanıştığım cana yakın teyzeden izin alarak çektiğim değerli bir resim...













7 Eylül 2014 Pazar

SONBAHAR * AUTUMN

Sonbahar

Sonbaharyaz ile kış mevsimleri arasındaki mevsimdirGüzHazan ve Bağ bozumu isimleriyle de anılır. Kuzey yarım kürede EylülEkim ve Kasım; güney yarım kürede ise, MartNisan ve Mayıs aylarına denk gelir.
Gündüzler kısalır, geceler uzar. Güneş, erken batar. Daha az ısı ve ışık verir. Serin, yağmurlu ve rüzgarlı günlerin sayısı artar. Kış mevsiminin habercisidir.
Ağaçların yaprakları sararmaya ve dökülmeye başlar. İğne yapraklı ağaçlar (Çamardıç vb.) yapraklarını dökmezler. Çiçeklerdeki çiçek sayısı azalır. Etraftaki otlar ve çimenler kurur.



Öyle bir ilk yaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgârlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.

Özdemir Asaf