Kiss the rain -Yiruma ☆彡

29 Ekim 2015 Perşembe

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı


                                                        Cumhuriyetimizin 92.yılı kutlu olsun.                                                                                          Cumhuriyet yönetiminde egemenlik kayıtsız,şartsız milletindir.Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün de belirttiği gibi ;Türk ulusunun yaradılışına ve yaşantısına en uygun olan yönetim şekli Cumhuriyet'tir.Ne mutlu ki CUMHURİYET kadınıyım!Bizler,ATATÜRK'ün bekçileriyiz.Yetiştirdiğimiz çocuklarımız ve gençlerimiz de bu yolda,bu zihniyette ilerleyerek Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza dek yaşatacaklardır.              
Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının,tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun...
 Nice çağdaş yıllar kutlamak dileğiyle...

Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim günüTürkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta[1] kutlanan bir millî bayramdır.
Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığı ülkelerde 28 Ekim öğleden sonra ve 29 Ekim tam gün olmak üzere bir buçuk gün resmî tatildir. 29 Ekimlerde stadyumlarda şenlikler yapılır, akşam ise geleneksel olarak fener alayları düzenlenir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.

Cumhuriyet öncesi


Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü 624 yılda 36 padişah tarafından yönetilmiştir.

Padişah, şahkralhakanimparatorsultan gibi tek kişiye dayalı yönetim sistemine "mutlakiyet" adı verilmiştir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız, tek bir kişidedir.
Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde ülkeyi yöneten kişiye yardımcı olması için meclis kurulurdu. Meclis üyeleri halkın isteklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları yönetici tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimi ise "meşrutiyet"tir. Meşrutiyette meclisin yetkileri sembolik düzeyde olabileceği gibi bir cumhuriyetteki kadar geniş de olabilir. Osmanlı Devleti'nde 1876 ve 1908 yıllarında olmak üzere iki kez meşrutiyet ilan edilmiştir.
İkinci Meşrutiyet'in ilanından 6 yıl sonra, 1914'te I. Dünya Savaşı başlamıştır. Dört yıl süren savaş, İttifak Devletleri ile birlikte olan Osmanlı İmparatorluğu'nun yenik sayılmasıyla sonuçlanmış ve Osmanlı toprakları İngiltereYunanistanFransaİtalya gibi devletler tarafından işgal edilmeye başlamıştır.

Cumhuriyetin ilanı

Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Osmanlı hükümeti tarafından, bölgede düzeni sağlaması için devletinin bir gemisi ile Samsun'a gönderilmiştir. Ülkenin çoğu ilindekongreler düzenlemiş ve "Tek bir egemenlik var, o da milli egemenliktir. Milletin egemenliğini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplamıştır. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı 'Meclis Başkanı' seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Halk ve düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaş vermiş, omuz omuza mücadele etmiştir.
Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmıştır. Padişah Vahdettin, 'vatan haini' ilan edilmiş ve yurdu terk etmiştir.
24 Temmuz 1923 günü İsviçre’nin Lozan şehrindeki Lozan Üniversitesi'nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalyaJaponyaYunanistanRomanya,BulgaristanPortekizBelçikaSSCB ve Yugoslavya temsilcileri Lozan Barış Antlaşması'nı imzalamıştır. Bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atılmış fakat devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemiştir.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, 11 Ağustos'ta ilk toplantısını yapmıştır ve 13 Ekim'de Ankarabaşkent ilan edilmiştir. Bu dönemde Atatürk, egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı. Atatürk 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırmış ve "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz," demiştir.
29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne vermiştir. Meclis önergeyi kabul etmiştir ve böylece Türkiye Devleti'nin yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilkcumhurbaşkanı olmuştur. Halk da cumhuriyetin ilanını sevinç ve coşku ile karşılamıştır.
Cumhuriyette, Atatürk'ün de söylediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus, kendini yönetme yetkisini, kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus adına denetler. Ulus, seçimle yöneticileri seçebilir.

Bayram kabul edilmesi

29 Ekim 1923'te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası)’nda yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan etmiştir. Aynı gece bu ilan, atılan 101 pare top ile kutlanmıştır. 1924 yılında ise cumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlanmıştır.
2 Şubat 1925'te, Hariciye Vekaleti'nce (Dışişleri Bakanlığı) düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerilmiştir.[2] Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelenmiş ve 18 Nisan'da karara bağlanmıştır. 19 Nisan'da ise teklif TBMM tarafından kabul edilmiştir. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya başlamıştır.


Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır! 
Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacağı aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.
Mustafa Kemal ATATÜRK


 ve 
'e aittir. Marşın bestesini 
 yapmıştır. 

Cemal Reşit Rey uzun süre uğraşıp, herkesin coşku ile birlikte söyleyeceği bir marş oluşturmaya çalışır. Ancak ağabeyi Ekrem Reşit'e yaptığı çalışmayı bir türlü beğendiremez. Sonunda mehter ritmi gelir aklına Cemal Bey'in besteyi yapar ve herkesin rahatlıkla söyleyebileceği bir eser çıkar ortaya
'da eseri piyanoda çalarak kendi seslendirir. Marşı degerlendirecek olan heyetin içinde bulunan dönemin Milli Eğitim Bakanı Cemal Bey'in "cumhuriyet" sözcüğünde majörden minöre geçtiğini bunu da cumhuriyeti küçük düşürmek için yaptığını iddia eder ancak Cemal Reşit şu örnekle durumu kurtarır: 
"Minör küçük anlamına gelir ama müzikte bu anlamda kullanılmaz. Beethoven'in Napoleone'un kahramanlıkları için yazdığı Eroica'nın ikinci bölümü de do minör tonundadır." 
Jüride bulunan bir başkası ise bir kahramanlık öyküsü olan Marseillaise'in de minör tonundan olduğunu söyleyince durum tatlıya bağlanır. Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. Yıl Marşı böylece ortaya çıkmış olur. Bu marşın ardından Cemal Reşit, Yedeksubay Marşı, Denizciler Marşı, Himaye-i Etfalin isimli çocuk marşı ile 
 için 100. Yıl Marşı'nı besteler.

CUMHURİYETİN 10.YIL MARŞI

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan 

On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan 

Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan 

Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan 
**********************************
Bir hızda kötülüğü geriliği boğarız 

Karınlığın üstüne güneş gibi doğarız 

Türküz bütün başlardan üstün olan başlarız 

Tarihten önce vardık tarihten sonra varız 
***********************************
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını 

Dindirdik memleketin yıllardır süren yasını 

Bütünledik her yönden istiklal kavgasını 

Bütün dünya öğrendi istiklal kavgasını 
***********************************
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz 

İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz 

Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz 

Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz. 

( Dört satırda bir) 

Türküz Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi 

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri

Kaynak

http://www.cemalresitrey.com



26 Ekim 2015 Pazartesi

AŞURE * AŞURE GÜNÜ

                                             AŞURE GÜNÜMÜZ MÜBAREK OLSUN


Aşure Günü
Aşure… Muharrem ayının onuncu günü...
Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Allah’ın değer verdiği ay olan Muharrem ayında tutulan aşure orucudur…” (Müslim, “Sıyâm”, 202)
“Aşure günü orucunun, bir önceki yılın günahlarına keffaret olmasını Allah’tan umarım.” (Tirmizî, “Savm”, 48)
Hazreti Aişe (r.ah) İslâm öncesinde, Mekke halkının oruç tutmakta olduğu aşure gününde peygamberimizin de oruç tuttuğunu bildirmekte... Allah Rasulü Medine’ye hicret ettikten sonra da bu orucu tutmuş ve müminlere de onuncu günü ile birlikte, bir gün öncesi veya sonrası ile oruçlu olmalarını tavsiye etmiş... (Ahmed b. Hanbel, VI, 244)
Aşurenin içinde yer aldığı Muharrem ayı da, aynı zamanda Hz. Peygamber (sav)’in torunu Hz. Hüseyin’in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu 70’den fazla insanın siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela’da şehid edilmesi nedeniyle Müslümanların ortak hafızasında büyük bir acının tarihidir. Kerbela’da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşları, bu hadisedeki asil duruşu ve haksızlıkla karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahkûm edilmiştir.
Aşure paylaşmanın, dayanışmanın, birlikteliğin ve sevginin ifadesi, bolluk ve bereketin simgesidir. Aşurenin bu mecazî anlamı toplumumuz için bugün her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Milletimiz, asırlardır sürdürdüğü gelenekle bugün de; “farklılıkların ahenk içindeki ortak tada katkı sağlamaları”, “birlik” gibi kültürümüzün özünde hep var olan güzellikleri devam ettirme bilinci ile birbirinden farklı tatları aynı kazanda kaynatıp, aşure aşı yapmaya, birlikte yaşamanın sembolünü tadarken muhabbeti paylaşmaya devam etmektedir.                                                                                      
                                                                                        DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
                                       AŞURE YAPMANIN PÜF NOKTALARI
 
 Aşure gerek içine katılan gerekse süslemesinde kullanılan malzemeler açısından sınır tanımaz geleneksel bir tatlıdır.Aşurenin ana malzemesi;buğday,nohut,kuru fasulyedir.İçine konulan malzemeler yöre yöre farklılık gösterebilir.Anadoluda bazı şehirlerde tattığım ve tuz eklenmiş aşurelere alışamadım bir türlü.
     Aşure tamamen sizin arzunuza ve damak tadınıza göre yapabileceğiniz;komşulara,çevrenize hayır olarak dağıtabileceğiniz,manevi haz taşıyan geleneksel bir tatlıdır.
     Yıllardır aşure yaparım ve oldukça beğeni alırım.Sizlere ilk kez tarif vermeden iyi ve lezzetli aşure yapmanın püf noktalarını paylaşacağım.Göz kararı yapmaya alıştığım için sabit ölçüler veremiyorum ne yazık ki!
     Öncelikle tüm bakliyatları bir gece öncesinden ıslatmalıyız.Ben buğdayı iyice yıkadıktan sonra ıslatmadan düdüklü tencere koyup bolca su ekleyerek ,düdüklünün tıslama sesinden sonra ocağı kapatıp bu şekilde sabaha dek buğdayın şişmesini sağlıyorum.Sabah sıcak su ekleyerek buğday iyice özleşene dek iyice pişiriyorum.Siz de denerseniz aradaki farkı görebilirsiniz.
     Nohut ve kuru fasulyeyi,pişme dereceleri farklı olduğundan ayrı ayrı düdüklü tencerede haşlıyoruz.
     Diğer bir yanda kuru kayısı,kuru üzüm ve arzu ettiğiniz diğer meyveleri bir tencereye alıp kaynatıyoruz.
     Buğday iyice yumuşadığı zaman nohut ve fasulyeyi ekleyerek tekrar sıcak su ilave ediyoruz.Bir süre kaynattıktan sonra toz şekeri ekliyoruz.Kısık ateşte pişerken haşladığımız meyveleri ekleyerek bir süre daha pişiriyoruz.Aşurenin koyu renk almaması için meyvelerin suyunu eklemeyin.
     Ben,aşure ve irmik helvasında gül suyu kullanırım.Eğer siz de düşünürseniz sentetik olmayan gül suyu alarak;aşure tamamen piştikten ve demlendikten sonra bir tatlı kaşığı ekleyebilirsiniz.
                                                             SÜSLEME
     Arzunuza göre çeşitli malzemelerle aşureyi süsleyebilirsiniz.Ben;bir tavada bolca susam,ceviz kırıkları ve tuzsuz badem karışımını kısık ateşte kavurarak hazırlıyorum.Aşureyi kaselere paylaştırıp,bir süre beklettikten sonra süslüyorum.Nar aşurenin baştacı.Nar da ekleyerek aşurelerimizi servise hazırlıyoruz.

 Not:Aşureyi pişirirken dua ederek ve dilek dileyerek hazırlarsanız aşureniz daha bereketli ve daha lezzetli olacaktır.Allah kabul etsin...

24 Ekim 2015 Cumartesi

LİMONLU SÜNGER KEK

Limonun mis kokusuyla birleşen,sünger dokusunda muhteşem bir kek ! 




MALZEMELER:

3 yumurta
2 su bardağı toz şeker
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
1,5 paket kabartma tozu
3 su bardağı un
1 paket vanilya
1 adet rendelenmiş limon kabuğu + yarım limon suyu
ÜZERİ İÇİN :
Pudra şekeri
 YAPILIŞI:
Yumurta ve şekeri köpürene dek iyice çırpıyoruz.Daha sonra sıvı yağ,süt,limon kabuğu ve limon suyunu ekleyip tekrar çırpıyoruz.Un,kabartma tozu ve vanilyayı ayrı bir kapta karıştırarak ekliyoruz.Yuvarlak kelepçeli kalıbın içine yağlı kağıt serip ve kalıbın kenarlarını fırçayla yağlayıp kek hamurunu döküyoruz.175 derecede 15 dakika,daha sonra ısıyı 160 dereceye düşürerek keki pişiriyoruz.Kürdan ile kekinizin pişip pişmediğini kontrol edebilirsiniz.Kek iyice soğuduktan sonra kelepçeli kalıptan çıkartıp,bir tabağa ters çevirerek yağlı kağıdı yavaşça sıyırarak işlemi tamamlıyoruz.Üzerine bir süzgeç ile pudra şekeri serpiyoruz.
Not: Ortaokul yıllarında çok sayıda yaptığımız şekilli kağıt kesme metodunu denedim.Ve kağıt üzerinden pudra şekeri serperek farklı bir görüntü elde ettim.
                                                                                                                                         Afiyet olsun!

13 Ekim 2015 Salı

Kadın nasıl ve niçin yaratıldı?Kadının yaradılışı?Kadının yaratılmasındaki hikmetler..


Allah önce Hazreti Adem'i cennette yarattı. Hz. Adem, ken­disiyle oturup konuşacak bir kimse ve
kendisiyle sükünet bu­lacağı bir eşi olmadan tek başına cennette gezip dolaşıyordu.
Hazreti Allah ona bir uyku verdi ve Adem (a.s.) uyudu.
Allah (c.c.) ona bir acı vermeksizin sol eğe kemiklerinden bi­rini alıp yerine et doldurdu. Bu eğe kemiğinden de Hazreti Havva'yı yarattı.
Hz. Adem uyanınca baktı, başucunda bir kadının oturduğunu gördü ve "Bir kadın ha" dedi ve ona "Sen nesin, kimsin?" diye sordu. Hz. Havva da "Ben bir kadınım" dedi.
- Sen ne için yaratıldın? diye sordu.
Hz. Havva:
- Sen benimle sukunet bulasın diye yaratıldım diye cevap.verdi.
Melekler Hz. Adem'in ilminin derecesini anlamak için Hz. Havva'yı sordular ve
- Bu nedir? dediler. Adem Aleyhisselam:
- Bu bir kadındır, dedi.
- İsmi nedir? dediler.
- Havva'dır, diye cevap verdi.
- O ne için yaratıldı? sualine de:
- O benimle sukunet bulsun, ben de onunla sukunet bulayım diye, cevaplandırdı.
Hz. Allah böylece Hz. Havva'yı, Hz. Adem'e eş yaptı. Adem (a.s.) ile Havva Validemiz'in nikahlarını Cebrail Aleyhisselam kıymış, bu nikahda Mikail Aleyhisselam ile İsrafil Aleyhisselam da şahitlik yapmışlardır.
Hz. Adem ile Hz. Havva cennette yerleştiler. Allah ikisine de, "Cennette yiyin-için fakat şu ağaca yaklaşmayın" bu­yurdu.
Şeytan onlara yaklaşıp "Allah sizi cennette ebedi kal­manızı istemiyor. Bu yüzden o ağacın meyvesini size yasakladı. Eğer yerseniz cennette ebedi kalırsınız." diye önce Hz. Havva'yı, onun vasıtasıyla da Hz. Adem'i kandırdı. Yasaklanan meyveyi yedirdi. Bunun üzerine her ikisi de cennetten dünyaya indirildiler. Hz. Adem Hindistan'da Serendip (Seylan) adasına, Hz. Havva ise Cidde'ye indirildi.
Hz. Adem yaptığı bu işten dolayı çok ağladı ve affedilmesi için Allah'a yalvardı. Allah (c.c.) tarafından tövbesi kabul edildi.
Allah'ın bildirmesiyle Mekke istikametine doğru yola çıktı. Hz. Havva ile orada buluştular.

Bir kadını ağlatırken çok dikkat edin! 
Çünkü Allah gözyaşlarını görür ve sayar.
Kadın, erkeğin kaburgasından yaratıldı. 
Ayaklarından yaratılmadı, 
Ezilir diye.
Başından yaratılmadı,
Üstün olmasın diye.
Ama göğsünden yaratıldı,
Eşit olsun diye.
Kolun biraz altında yaratıldı,
Korunsun diye.
Kalp hizasında yaratıldı,
Sevilsin diye...




**********************************************************************************************************************************
                                           Kadın hassastır,kadın kırılgandır.
Hayatınızın merkezindeki kadının değerini hayatınızdan çıkmadan bilin ki son pişmanlıkları yaşamayın !!!
**********************************************************************************************************************************

Ve kadın ona verdiğin değeri defalarca sınar.
Günlerce, aylarca, sen konuştukça ve konuşmadıkça sınar.
Yanında olduğun veya olmadığın,
onu dinlediğin veya kulaklarını tıkadığın,
ellerinden tuttuğun ya da bıraktığın her an o seni sınar.
Ne kadar sevdiğini,
ya da ne zamandır sevmediğini,
arkasında olduğunu ya da
sadece öyle gösterdiğini anlar bu zaman içinde.
Anlatmak ister, anlatmaya çalışır.
Dinlemezsen eğer, ne bir daha duyabilirsin hissettiklerini,
ne de bir daha dinlemek ister senin hissettiklerini.
Ellerini bir kere bıraktın mı, bir daha tutamazsın öyle kolay.
Sen kaçtıkça kovalıyor zannedersin ama
arkanda bile değildir artık.
Sevgisini hafife aldığın,
duygularını hiçe saydığın,
gözyaşlarını umursamadığın zaman kaybedersin kadını.
Ne kadar çabuk sevdiyse o kadar geç unutur seni.
Bir kadına verdiğin değer,
onun ömrüne eş değerdir.
Kadın seni defalarca sınar,
ve sen pişman bile olamadan,
farkına bile varamadan,
o kararını vermiş,
SENDEN GİTMİŞTİR...
Alıntıdır
                

6 Ekim 2015 Salı

CEVİZLİ HAVUÇ TARATOR


                                   En sevdiğim meze çeşitlerindendir cevizli havuç tarator!

Mezeler, güzel bir akşam yemeğinin başlangıç tabağı olabildiği gibi,içki sofralarına da eşlik eden gizemli lezzetlerdir.Açık büfe ve kokteyllerin vazgeçilmezi,lezzeti kadar gösterişli sunumlarıyla öncelikle göze hitap eden şık başlangıçlardır.Oldukça pratik bir tarifim cevizli havuç tarator.Sunuma zenginlik katmak sizin elinizde.İki farklı sunum hazırladım.Limon dilimleri ile biraz daha şık oldu sanırım.





                                                                     Malzemeler:
                                                   5 adet havuç
                                                   1 çay bardağı dövülmüş ceviz
                                                   6 yemek kaşığı süzme yoğurt
                                                   3 diş sarımsak
                                                   4 yemek kaşığı sıvı yağ(zeytinyağ tercihim)
                                                   3 yemek kaşığı mayonez (tercihe göre)

                                                                      Yapılışı:
Öncelikle havuçları temizleyip rendeliyoruz.Büyük bir tavada sıvı yağ ve sarımsak ile birlikte,havuçlar yumuşayana dek soteliyoruz.Cevizleri de ekleyip iyice karıştırıyoruz.Bir kasede;süzme yoğurdu,tuz ve su ile açıyoruz.Mayonezi de ekleyerek tüm karışımı homojen hale getiriyoruz.Servis tabağına alıp,kelebek cevizlerle sunumu tamamlıyoruz.
                                                                        Not:Mutlaka süzme yoğurt kullanmalısınız!

5 Ekim 2015 Pazartesi

SALAMLI GÜL MİLFÖY

Davet masanızda ana yemek öncesi ara sıcak tercihiniz olabilir salamlı gül milföy ! 


   




Malzemeler: Milföy,salam ve 1 adet yumurta sarısı 

Yapılışı:
 Çözülen milföyün bir karesini dikey keserek elimizle biraz esnetiyoruz.Daha sonra bir dilim salamı da ikiye kesip ,salamın bir kısmı dışarı gelecek şekilde gül şeklinde sarıyoruz.Muffin kalıplarının içine koyarak ve yumurta sarısı sürerek işlemi tamamlıyoruz.Silikon veya kağıt kalıpları tercih edebilirsiniz.180 derece önceden ısıtılmış fırında pişirip,sıcak servis ediniz.


4 Ekim 2015 Pazar

EV YAPIMI HAYDARİ

Türk mezelerinin vazgeçilmezlerindendir haydari.Özellikle,et yemeklerine eşlik eden soğuk mezedir.Ana yemek öncesi soğuk başlangıç olarak tercih edilebilir.Çok pratik ve leziz ,en yalın tarifimi sizlerle paylaşmak istedim.
Not: Kesinlikle süzme yoğurt kullanmalısınız.


Malzemeler:
6 yemek kaşığı süzme yoğurt
3 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı kuru nane (su ve tuz )

Yapılışı:
Öncelikle süzme yoğurdu su ile açıyoruz.Sarımsak,tuz ve kuru nane ilave ederek iyice karıştırıyoruz.Servis tabağına alarak,buzdolabında bir süre beklettikten sonra sunuyoruz.
                                                                                                                                               Afiyet olsun