Sokak hayvanlarına, başta belediyeler olmak üzere herkesin sahip çıkması gerekir. Ne yazık ki birçok yerde içler acısı can dostlarımızın halleri. Onların da bizler kadar yaşam hakları var oysa hayatta, fakat o kadar çok zalim insanoğlu var ki yaşamımızda insan demeye el vermiyor yüreğim yaptıkları vicdansızlıklar karşısında. Bir canı beslemek ya da şefkat göstermekten çok öte, zalimce, vahşice katliam yapan ve bundan zevk alan zavallılar var.
Daha vahim olanı ise zoofili sapkınları. Zoofili, kişilik bozuklukları, dürtü kontrol sorunları, özgüven yetersizliği, sapkınlığın bir başka hale bürünmüşlüğü neticesinde o güzelim masum canlara sapmaları ne yazık ki kahretsin! Tabi ki bu derece komik cezalar ve uygulamalar sonucunda caydırıcı oluyor mu diye sorgulamak gerekir değil mi?
Yoksa günden güne artan bu sapkınlıklar, daha doğrusu sapkınlar, caydırıcı, ağır cezalara maruz kalsaydı devam edebilirler miydi ki?
En çok da sevgiye ihtiyaçları var masum canların. Biraz sevgi, biraz şefkat, bir kap mama ve bir kap su sokakta yaşayan canlara, bu kadar basit işte hayvanlara karşı duyarlılığımız en azından. O kadar az ki dünyada kapladıkları alanlar ama yine de birçok insanın gözünde gereksiz görülüyorlar.
Bir gün konuşmayı deneyin derim onlarla inanın bambaşkadır sezgileri ve sevgileri. Sadece sevgi... Ve ne olur sahiplendiğiniz bir canlıyı asla terk etmeyin asla...Ne güzel demiş, Anatole France: İnsan ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz.
Oyyyy benim bebişim, yaramaz, kaprisli, akıllı oğluşum, Garfield
Hayvan severler ilk kez İngiltere'de 1822 yılında bir araya geldiler ve hayvanları korumak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını ve hayvanların daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği'ni kurdular. Bu hareket daha sonra tüm dünyaya yayılmaya başladı.
Aynı amaçlı dernekler birleşerek Hollanda kenti Lahey'de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu'nu oluşturdular. 1931 yılında toplanan bu kuruluş 4 Ekim'i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.
~HAYVANLARIN ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDEKİ 8 MUCİZE ROLÜ~
Uzmanlara göre hayvanlar çocukların sosyal, duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişimine önemli katkılar sağlıyor.
1-GÜÇLERİNİ ADİL KULLANMAYI ÖĞRENİRLER: Konuşamayan, üzüntüsünü, sevincini derdini anlatamayan bir hayvan sadece çocuklara değil hepimize güçsüz canlıyı temsil eder. Çocuklar hayvanlarla birlikte gücünü adil ve dengeli kullanmak gibi önemli temel nitelikler edinir.
2-EMPATİ YAPMA BECERİLERİ GELİŞİR: Kendinden farklı olan ve derdini anlatamayan bir canlıyı anlamaya çalışan çocuğun çoğu çocukta rastlayabildiğimiz ben merkezci anlayışı yerini, kendini diğerinin yerine koyan bir bakış açısına, hoşgörüye ve empatiye bırakır. Kendinden farklı inanç, görüş ve fikirdeki insanlara karşı daha anlayışlı olur.
3-KENDİNE YETEREK BAĞIMSIZ BİR KİŞİ OLMAYI ÖĞRENİRLER VE SORUMLULUK DUYGULARI GELİŞİR: Bir canlının O’na ihtiyacı olduğunu bilmesi ve o hayvanın sorumluluğunu taşıması sebebiyle çocuklardaki sorumluluk duygusu yaşıtlarından daha ileri seviyede olur. Bu çocuklar düzenli olma, insiyatif kullanma ve güvenilir olma konularında hep bir adım önde yer alırlar.
4-İNSAN İLİŞKİLERİNİN TEMELİ OLAN SEVGİNİN GÜCÜNÜ KEŞFEDERLER: Bir canlıyı beslemek, sevmek, Onun iyiliğini düşünmek bir çocuğa, başkalarının varlığının da kendisininki kadar değerli olduğunu öğretir. Sevgisini ve ilgisini baktığı bir hayvana veren, Onunla konuşan, dertleşen, mutluluğunu üzünütülerini Onunla paylaşan çocuk özellikle köpek gibi sadakat duygusu olan bir canlının ona nasıl fazlasıyla karşılık verdiğini gördükçe sevginin karşılıklı olunca anlamlı olan güçlü bir ilişki olduğunu keşfeder.
5-BAĞLILIK DUYGUSUNU TANIRLAR: Beslemek, dışarı çıkarmak, dışarıda Ona yol gösterip refakat etmek, hastalandığında çözüm bulmaya çalışmak, rutin aşılarını takip etmek gibi bakımla ilgili işleri üstlendiğinde hayvanın gittikçe artan ilgi ve sevgisine sahip olacak olan çocuk bağlılık duygusuyla tanışır.
6-ÖZGÜVENLERİ ARTAR: Hayvanın kendine bakan bir insana ihtiyacı vardır. Bir canlının kendine ihtiyacı olduğunu ve bu bağ ile yaşamını sürdürebildiğini bilmek çocuğun kendine güvenini besleyip pekiştiren eşi bulunmaz bir durumdur.
7-İLETİŞİM BECERİLERİ ARTAR: Sosyal bir ortamda eğer evcil hayvanlar varsa, çocuklar daha konuşkan ve birbirlerine karşı iletişime daha açık olurlar. Evcil hayvan besleyen çocuğun onunla yaşadıklarını anlatması çocuk için en eğlenceli işlerden biridir. Bu vesileyle konuşma becerisini ve kelime dağarcığını da geliştiren çocuk daha kolay arkadaş edinir ve sosyalleşir. Engelli ya da otizmli çocuklar iletişime kapalıdır ve bunun için çoğu otizmli çocuk eğitim almaktadır. Fakat eğer evde çocuğun bağlılık duyduğu bir evcil hayvan varsa, yanına gelen kişi evcil hayvan hakkında sorular sormaya başladığında çocuk cevap vermeye daha açık bir hale gelir.
8-KOŞULSUZ DOSTLUĞUN GÜZELLİĞİYLE TANIŞIRLAR: Evcil hayvanların çocuklar için zamanları hep vardır. Bu yüzden bu küçük sevimli dostlar kendini yalnız hisseden çocuklar için en iyi yoldaştır. Hayvanlar çocukları sorgusuz sualsiz oldukları gibi de kabul ettiklerinden aralarında çok özel ve çok farklı bir bağ oluşur.
Daha vahim olanı ise zoofili sapkınları. Zoofili, kişilik bozuklukları, dürtü kontrol sorunları, özgüven yetersizliği, sapkınlığın bir başka hale bürünmüşlüğü neticesinde o güzelim masum canlara sapmaları ne yazık ki kahretsin! Tabi ki bu derece komik cezalar ve uygulamalar sonucunda caydırıcı oluyor mu diye sorgulamak gerekir değil mi?
Yoksa günden güne artan bu sapkınlıklar, daha doğrusu sapkınlar, caydırıcı, ağır cezalara maruz kalsaydı devam edebilirler miydi ki?
En çok da sevgiye ihtiyaçları var masum canların. Biraz sevgi, biraz şefkat, bir kap mama ve bir kap su sokakta yaşayan canlara, bu kadar basit işte hayvanlara karşı duyarlılığımız en azından. O kadar az ki dünyada kapladıkları alanlar ama yine de birçok insanın gözünde gereksiz görülüyorlar.
Bir gün konuşmayı deneyin derim onlarla inanın bambaşkadır sezgileri ve sevgileri. Sadece sevgi... Ve ne olur sahiplendiğiniz bir canlıyı asla terk etmeyin asla...Ne güzel demiş, Anatole France: İnsan ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz.
Oyyyy benim bebişim, yaramaz, kaprisli, akıllı oğluşum, Garfield
Hayvan severler ilk kez İngiltere'de 1822 yılında bir araya geldiler ve hayvanları korumak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını ve hayvanların daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği'ni kurdular. Bu hareket daha sonra tüm dünyaya yayılmaya başladı.
Aynı amaçlı dernekler birleşerek Hollanda kenti Lahey'de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu'nu oluşturdular. 1931 yılında toplanan bu kuruluş 4 Ekim'i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.
~HAYVANLARIN ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDEKİ 8 MUCİZE ROLÜ~
Uzmanlara göre hayvanlar çocukların sosyal, duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişimine önemli katkılar sağlıyor.
1-GÜÇLERİNİ ADİL KULLANMAYI ÖĞRENİRLER: Konuşamayan, üzüntüsünü, sevincini derdini anlatamayan bir hayvan sadece çocuklara değil hepimize güçsüz canlıyı temsil eder. Çocuklar hayvanlarla birlikte gücünü adil ve dengeli kullanmak gibi önemli temel nitelikler edinir.
2-EMPATİ YAPMA BECERİLERİ GELİŞİR: Kendinden farklı olan ve derdini anlatamayan bir canlıyı anlamaya çalışan çocuğun çoğu çocukta rastlayabildiğimiz ben merkezci anlayışı yerini, kendini diğerinin yerine koyan bir bakış açısına, hoşgörüye ve empatiye bırakır. Kendinden farklı inanç, görüş ve fikirdeki insanlara karşı daha anlayışlı olur.
3-KENDİNE YETEREK BAĞIMSIZ BİR KİŞİ OLMAYI ÖĞRENİRLER VE SORUMLULUK DUYGULARI GELİŞİR: Bir canlının O’na ihtiyacı olduğunu bilmesi ve o hayvanın sorumluluğunu taşıması sebebiyle çocuklardaki sorumluluk duygusu yaşıtlarından daha ileri seviyede olur. Bu çocuklar düzenli olma, insiyatif kullanma ve güvenilir olma konularında hep bir adım önde yer alırlar.
4-İNSAN İLİŞKİLERİNİN TEMELİ OLAN SEVGİNİN GÜCÜNÜ KEŞFEDERLER: Bir canlıyı beslemek, sevmek, Onun iyiliğini düşünmek bir çocuğa, başkalarının varlığının da kendisininki kadar değerli olduğunu öğretir. Sevgisini ve ilgisini baktığı bir hayvana veren, Onunla konuşan, dertleşen, mutluluğunu üzünütülerini Onunla paylaşan çocuk özellikle köpek gibi sadakat duygusu olan bir canlının ona nasıl fazlasıyla karşılık verdiğini gördükçe sevginin karşılıklı olunca anlamlı olan güçlü bir ilişki olduğunu keşfeder.
5-BAĞLILIK DUYGUSUNU TANIRLAR: Beslemek, dışarı çıkarmak, dışarıda Ona yol gösterip refakat etmek, hastalandığında çözüm bulmaya çalışmak, rutin aşılarını takip etmek gibi bakımla ilgili işleri üstlendiğinde hayvanın gittikçe artan ilgi ve sevgisine sahip olacak olan çocuk bağlılık duygusuyla tanışır.
6-ÖZGÜVENLERİ ARTAR: Hayvanın kendine bakan bir insana ihtiyacı vardır. Bir canlının kendine ihtiyacı olduğunu ve bu bağ ile yaşamını sürdürebildiğini bilmek çocuğun kendine güvenini besleyip pekiştiren eşi bulunmaz bir durumdur.
7-İLETİŞİM BECERİLERİ ARTAR: Sosyal bir ortamda eğer evcil hayvanlar varsa, çocuklar daha konuşkan ve birbirlerine karşı iletişime daha açık olurlar. Evcil hayvan besleyen çocuğun onunla yaşadıklarını anlatması çocuk için en eğlenceli işlerden biridir. Bu vesileyle konuşma becerisini ve kelime dağarcığını da geliştiren çocuk daha kolay arkadaş edinir ve sosyalleşir. Engelli ya da otizmli çocuklar iletişime kapalıdır ve bunun için çoğu otizmli çocuk eğitim almaktadır. Fakat eğer evde çocuğun bağlılık duyduğu bir evcil hayvan varsa, yanına gelen kişi evcil hayvan hakkında sorular sormaya başladığında çocuk cevap vermeye daha açık bir hale gelir.
8-KOŞULSUZ DOSTLUĞUN GÜZELLİĞİYLE TANIŞIRLAR: Evcil hayvanların çocuklar için zamanları hep vardır. Bu yüzden bu küçük sevimli dostlar kendini yalnız hisseden çocuklar için en iyi yoldaştır. Hayvanlar çocukları sorgusuz sualsiz oldukları gibi de kabul ettiklerinden aralarında çok özel ve çok farklı bir bağ oluşur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder