Dişiliğin Sembolü Güzel Kadın, Marilyn Monroe
(1 Haziran 1926 - 5 Ağustos 1962; asıl adı Norma Jeane Mortenson), ABD'li sinema oyuncusu, şarkıcı ve model. 20. yüzyılın en ünlü sinema yıldızlarından, seks sembollerinden ve pop ikonlarından biriydi.
Yıllarca küçük rollerde kendini gösterdikten sonra Gentlemen Prefer Blondes, How to Marry a Millionaire, Some Like It Hot ve The Seven Year Itch gibi filmlerdeki "aptal sarışın" tiplemesinde gösterdiği komedi yeteneği, seksi cazibesi ve ekrandaki görünüşü 1950'lerde ve 1960'lı yılların başında en popüler film yıldızlarından biri olmasını sağladı. Kariyerinin sonlarına doğru başarısının ölçüsüyle Bus Stop ve The Misfits gibi filmlerde dramatik rollerde de oyunculuğunu gösterdi ve eşi görülmemiş popüler bir ilgi nesnesi haline gelip, kazandığı bu şöhret ile zamanının diğer yıldızlarını geride bıraktı. Film kariyeri sadece on yıl sürmesine rağmen, 1962 yılında öldüğünde oynadığı filmler 200 milyon doları aşkın bir gişe yaptı. Kariyerindeki başarılara ve halkın gözündeki mutlu imajının aksine, özel hayatında yaşadığı hayal kırıklıkları ve güvensizlikleri zaten var olan problemlerini daha da derinleştirdi. Özellikle 1950'li yılların sonuyla 1960'lı yılların başından itibaren yaşadığı çeşitli sağlık sorunları ve kişisel problemleri kariyerine de yansımış ve Monroe'nun çalışması zor ve dengesiz biri olarak kötü ün yapmasına sebep olmuştur. Yine de ölümünden itibaren ünü gitgide artarak tüm zamanların en önemli kültürel figürü ve ikonlarından biri olmuş, sık sık diğer ünlüler tarafından taklit edilmiştir. Ölümü resmi olarak aşırı dozda uyku hapından kaynaklanan muhtemel intihar olarak geçse de ölüm sebebi üzerine pek çok spekülasyon yapılmış,komplo teorileri oluşturulmuştur.
Monroe, 1953 yılında oynadığı "Niagara" filmiyle en sonunda ünlü olabildi. Eleştirmenler filmin karanlık senaryosu kadar, Monroe'nun kamerayla olan uyumuna da odaklandılar. Monroe, bu filmde kocasını öldürmeye çalışan bir kadını canlandırdı.
Bu dönemde bir zamanlar verdiği seksî pozlar ortaya çıktı. Monroe, daha sonra basına çıplak pozlar verdiğini, bunu parasız ve aç kaldığı için yaptığını söyleyerek kariyerini bitirecek olası bir skandaldan kurtulmayı başardı. Bu pozlar, daha sonra Playboy'un ilk sayısında yayınlandı.
Monroe sonraki aylarda çevirdiği "Gentlemen Prefer Blondes" ve "How to Marry a Millionaire" isimli filmlerinin büyük başarı kazanmasıyla A sınıfı aktrisler arasına girdi. Bu filmlerden sonra çevirdiği "River of No Return" ve "There's No Business Like Show Business" isimli filmler ise başarılı olamadı. Yine bu dönemde uzun zamandır birlikte olduğu beyzbol yıldızı Joe Dimaggio ile evlendi. Ancak çift, dokuz ay sonra anlaşmazlık nedeniyle boşandı. Stüdyo başkanı Zanuck'un kendisine ayarladığı aptal sarışın rollerinden sıkılan Monroe, 1955 yılında "The Seven Year Itch" isimli filmini tamamladıktan sonra kontratını iptal ederek New York'daki "Actor's Studio"'ya oyunculuk okumaya gitti. Bu arada kendisine önerilen "The Girl in Pink Tights", "The Girl in the Red Velvet Swing" ve How to Be Very, Very Popular" gibi filmlerde oynamayı ise reddetti. Actors Studio'daki eğitimi sırasında üçüncü eşi yazar Arthur Miller ile tanışan Monroe, daha sonra onunla evlendi.
New York'tayken arkadaşı fotoğrafçı Milton H. Greene ile kendi prodüksiyon şirketi Marilyn Monroe Productions'ı kurdu. Bu arada Monroe'nun yokluğu sırasında stüdyo tarafından seyirciye sunulan Jayne Mansfield ve Sheree North gibi alternatiflerinin başarısız olması ve "The Seven Year Itch" filminin gişedeki başarısı üzerine Zanuck onu geri çağırıp istediği şartları yerine getirerek yeni bir sözleşme yaptı. Monroe, bundan sonra sadece onayladığı senaryolar ve kendi belirlediği yönetmenlerle çalışacak ve Fox dışındaki diğer stüdyolar ile filmler çevirebilecekti. 1955 yılında stüdyo ile yaptığı bu yeni sözleşmeye ve prodüksiyon şirketine bağlı olarak Joshua Logan tarafından yönetilen ilk filmi "Bus Stop"'ı çevirdi. Bu filmdeki salon şarkıcısı Cherie rolüyle kariyerindeki en iyi dramatik performasını göstererek eleştirmenlerden büyük övgü aldı ve Altın Küre Ödülü'ne aday oldu. Bu filmin ardından eşi Arthur Miller'la Londra'ya giderek Laurence Olivier ile birlikte The Prince and the Showgirl isimli filmi çevirdi. Bu filmi eleştirmenlerden karışık eleştiriler almasına ve fazla hasılat yapmamasına rağmen, özellikle Avrupa'da Monroe yine oyunculuğu ile büyük övgü kazandı ve Oscar Ödülü'ne denk ödüller olarak görülen İtalyan David di Donatello ve Fransız Crystal Star Ödülleri'ni kazandı. Aynı zamanda da İngiliz BAFTA ödülüne aday oldu. Filmin tamamlanmasının ardından Londra'dan dönen Monroe hamile olduğunun öğrendi. Ancak bir dış gebelik geçirdiği tespit edilince çocuğunu aldırmak zorunda kaldı.
Hırslıydı ayrıca tutkuluydu... Yaşadığı yasak aşklar onu yıpratmıştı. Özellikle ölmeden önceki son yıllarında psikolojik travmalar geçiriyor ve etrafını da olumsuz etkiliyordu. Güzelliğin sembolü, şöhret basamaklarını hızla tırmanan bu kadın evli ve çocuklu bir erkeğe neden aşık olmuştu? Çünkü o bir kadındı ve kadınların güce aşık olduğunun bir kanıtıydı. Bu güç; fiziksel güçte olabilir, itibarın getirdiği güçte, maddi güçte... O da bu güce kapılmıştı şüphesiz. Ancak kestiremediği birşey vardı. O koskoca ABD başkanına aşıktı ve şahit olacağı bir çok şey vardı. Altından kalkamayacağı bu aşka tutulduğunda, geri dönüşünün olmadığının da farkına varmıştı belki de... Ama aşkını sonuna kadar yaşamak istiyordu...
Marilyn Monroe görüldüğünün aksine çok kültürlü bir kadındı. Onun bilgi birikimi sürekli okuduğu kitaplardan gelmekteydi ancak Hollywood onun aptal sarışını oynamasını istedi ve de o yıllarca bu rolü üstlendi. Belki de Marilyn Monroe yaşadığı aşktan, toplumun üzerine uydurduğu kılıftan ve geleceğini bulanık görmekten bunaldı ve bir şey yaptı... Evet Marilyn Monroe bir kadının en güzel yaşında yani 36 yaşında veda etti dünyaya...
Marilyn Monroe Sözleri:
"Cinsellik doğanın bir parçası ve ben doğayı çok seviyorum."
"Yalnız başına mutsuz olmak biriyle mutsuz olmaktan iyidir."
"Eğer bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz sizin için dünyayı bile fethedebilir."
"Ben kelimenin tam anlamıyla bir kadınım ve bunun tadını çıkarıyorum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder