Kadındı ve özel bir kadındı tüm güzelliğiyle. Ahmed Arif'i büyüleyen, deli eden onu defalarca yalvartan ve kendinden bir türlü kopartamayan özüyle, ruhunun güzelliğiyle bu sevdaya baş tacı olan "KADIN"
Gözlerinden ve bazen de burnundan öpen, evlilik hediyesi olarak şiir gönderen, Leyla Erbil'i Leylim yapan, Arif'in ölümsüz aşk hikayesiydi Ahmed Arif'in Leylim Leylim adlı kitabındaki mektuplar.
Okuduğum mektuplardaki tüm "dostluk" göstergesine rağmen bir kadın ruhuyla hissettim Leyla Erbil'in Ahmed Arif'e sevdasını. Bu yüzden ruhunun arafta kaldığına inanıyorum, tüm gizemiyle...
Kıskanmak ya da imrenmek ne dersek diyelim muhteşemdi okurken hissettiklerimiz, hüznümüz, ah! dediklerimiz, belki de ne şanslı bir kadınmışsın oysa sen Leyla Erbil diyebildiğimiz.
Leylâ Erbil'in yaşam tarzı Ahmed Arif’in yaşam tarzıyla tamamen zıttır. Erbil, mütevazi, kibar bir hanımefendidir, bu yüzden Arif'in kullandığı küfürlerden ve kaba sözlerinden oldukça rahatsız olmuş ve onu uyarmıştır defalarca. Kültürel farklılıklar, Arif'in sürgün günleri, siyasi görüşleri ve Erbil'in de çevresinden çekinmesi ve sadece sevmenin, sevdanın, aşkın uzun bir birliktelikte yeterli olmayacağını düşünmüş de olabilir kendince.
Bu yüzden olabildiğince dost göstermiştir kendini Arif'e diyebiliyorum kendimce. O muhteşem mektuplardaki olanca özel ve güzel sonsuz sözcüklerden etkilenmemesi mümkün olabilir miydi?
Ahmed Arif'in tüm yakarışlarına ve sevdasına rağmen sadece dostça bir tutum sergileyen Leyla Erbil bir mektupla bu ilişkiyi bitirmiş.
Ahmed Arif’in Yarı parçan imzasıyla gönderdiği mektupların sonucunda bu aşk yarım kalmış.
Beni benden alan, derinden etkileyen Ahmed Arif'in Leyla Erbil'e aşkını, tutkusunu, yakarışlarını ve yalvarışlarını dile getirdiği mektupları içeren Leylim Leylim adlı kitabını elimden geldiğince dile dökmeye çalışacağım bir sonraki yazımda.
~Leyla ERBİL Kimdir?~
Türkiye PEN tarafından Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ilk kadın yazardır.
Leyla Erbil, kendinden önce yerleşmiş olan yazın akımlarına bağlı kalmadı; roman, hikâye ve düz yazı metinlerinde Ortodoks Marxçı’ların karşısında yer almasıyla tanındı. Psikanilizin özgürleştirici yöntemlerinden yararlanarak, dinin, ailenin, okulun, toplumsalın ürettiği tabularla dolu ideolojilere karşı 1956’da başlayan mücadelesini dilin oturmuş kelime hazinesi ve söz dizimi kuralarını değiştirme çabasıyla sürdürdü. Yeni bir biçim ve biçem geliştirdi. Başlıca düşünce kaynakları Marx ve Freud‘tu.
Yapıtlarında yaşama biçimlerine, değer yargılarına, evlilik, aile ve kadın cinselliğine sert, alaycı ve eleştirel tutumla yaklaştı.
Edebiyat Ödüllerine katılmayan Erbil, 2000- 2001 yılı Ankara Edebiyatçılar Derneği Onur Ödüllerini kabul etmiş, 2002 yılında ise, PEN Yazarlar Derneği tarafından Nobel Edebiyat Ödülü'ne ülkemizden ilk kadın yazar adayı olarak gösterilirken, "Türk dili ve edebiyata egemenliği, aynı zamanda insana, hayata ve dünyaya karşı sorumlu aydın tavrı" vurgulanmıştır.
Leyla Erbil, 19 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul’da 82 yaşında ölmüştür.
"İçimi okuyabilseydin, ölene kadar kulum kölem olurdun..."
Öykü
Hallaç (1961)
Gecede (1968)
Eski Sevgili (1977)
Roman
Tuhaf Bir Kadın (1971)
Karanlığın Günü (1985)
Mektup Aşkları (1988)
Cüce (2001)
Üç Başlı Ejderha (2005)
Kalan (2011)
Tuhaf Bir Erkek (2013)
Diğer eserleri
Tezer Özlü’den Leylâ Erbil’e Mektuplar (1995)
Düşler Öyküler (1997)
Zihin Kuşları (1998)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder