Kadir Gecesi, (Arapça: لیلة القدر), İslam inancına göre Kur'an'ın, Allah tarafından Cebrail aracılığıyla Muhammed'e vahyedilmeye başlandığı gecedir.
Kadir Gecesi'nden Mekke devrinde nazil olan ve Kur'an'ın doksan yedinci sûresi olan beş ayetlik Kadir Suresi'nde bahsedilir. Bu surede Kur’an’ın indirildiği Kadir Gecesi'nden bahsedildiği için bu sureye Kadir Suresi denmiştir. Kadir, 'azamet' ve şeref' demektir.[1] Kadir Suresinde Kur’an’ın Kadir Gecesi'nde indirildiğinden, Kadir Gecesi'nin bin aydan daha hayırlı olduğundan, Kadir Gecesi'nin rahmet ve berekete vesile olduğundan, bu sebeple insanlık için taşıdığı değerlerden bahsedilir.
Kadir Gecesi, Müslümanlara göre çok hayırlı ve mübarek bir gecedir. Kur'ân'da şöyle tanımlanmıştır:
"Şüphesiz ki Biz Kuran'ı Kadir gecesinde indirdik. (Ey Resulüm!)Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rab'lerinin izniyle her türlü iş için inerler de inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.(KADİR SURESİ) [2]
Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, Ramazan ayınının 27. gecesinde olma ihtimali yüksektir. İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğunu kesin şekilde belirtmemiş, ancak; "Siz Kadir gecesini Ramazan'ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" demiştir.[3]
~İlk vahiy~
İslam inancına göre Allah tarafından Cebrail isimli melek aracılığıyla İslam Peygamberi Hz. Muhammed'e ilk vahyin indirildiği yer, Nur Dağı'ndaki Hira Mağarası
İslam inancına göre Allah Kur'an'ın ilk ayetlerini Cebrail isimli melek aracılığıyla İslam dininin Peygamberi Muhammed'e Nur Dağı Hira Mağarası'nda göndermiştir. İndirilen ilk ayetler Alak Suresi'nin ilk 5 ayetidir.[4]
Muhammed, 40 yaşına yaklaştığında toplumdan uzaklaşarak Mekke’nin kuzeyinde, Nur dağındaki Hira mağarasında inzivaya çekilmeyi ve burada vakit geçirmeyi adet edinmiş, bu durum 1-2 yıl devam etmiştir. 610 yılında bir Ramazan gecesi (Kadir gecesi) hırkasına bürünüp Hira Mağarasında tefekküre daldığı bir sırada ilk vahyi almıştır. Muhammed'in 610 yılından başlayarak, vefat ettiği yıl olan 632'ye kadar aldığı vahiyler Kur'an'ı oluşturur. İlk vahiy şu şekilde anlatılır:
Muhammed, bir sesin kendisini ismi ile çağırmakta olduğunu duydu. Başını kaldırıp etrafına baktı fakat taş ve ağaçlardan başka bir şey göremiyordu. Bu sırada her tarafı ansızın bir nur kaplamıştı; dayanamayıp bayıldı. Kendisine geldiğinde karşısında vahiy meleği Cebrail'i gördü.
Cebrail O'na: "Oku" dedi.
Muhammed: "Ben okuma bilmem" diye cevap verdi.
Cebrail, Muhammed'i kucaklayıp güçsüz bırakıncaya kadar sıktı ve "Oku" emrini tekrarladı.
Muhammed: "Ben okuma bilmem, söyle ne okuyayım" diye cevapladı.
Cebrail emrini tekrarlayıp üçüncü defa Muhammed'i sıktıktan sonra Alak Suresi'nin ilk beş ayetini Muhammed'e vahyetti: "Yaratan Rabb'inin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb'in sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediği şeyleri öğretendir."
Meleğin arkasından Muhammed de bu ayetleri tekrarladı. Heyecanla mağaradan çıkarak evine doğru hızlıca gitmeye başladı. Yolda ilerlerken gökyüzünden bir sesin: "Ey Muhammed! Sen Allah'ın elçisisin, Ben de Cebrail'im" dediğini duydu. Başını kaldırdığı zaman, Cebrail'i gördü. Korku içinde evine vardı.
Eşi Hatice'ye: "Beni örtün, çabuk beni örtün" dedi. Bir müddet dinlenip heyecanı geçtikten sonra yaşadıklarını eşi Hatice'ye anlattı, "Korkuyorum Hatice, bana bir zararın gelmesinden korkuyorum", dedi.
Hatice, O'nu şu sözlerle teselli etti: "Öyle deme. Allah'a yemin ederim ki, Yüce Allah, hiç bir zaman seni utandırmaz. Çünkü sen , akrabanı gözetirsin. İşini görmekten aciz kimselerin işlerini yüklenirsin, Fakire yardım edersin. Misafiri ağırlarsın"
Hatice daha sonra bu durumu Varaka bin Nevfel'e anlattı ve Muhammed'i Varaka'ya götürdü. Varaka haniflerdendi. Tevrat ve İncil'i okumuş, İbrani dilini ve eski dinleri bilen bir ihtiyardı. Varaka Muhammed'i dinledikten sonra: "Müjde sana Ey Muhammed, Allah'a yemin ederim ki sen İsa'nın haber verdiği son Peygambersin. Gördüğün melek, senden önce Yüce Allah'ın Musa ve İsa'ya göndermiş olduğu Ruhu'l-Kudüs'tür. Keşke genç olsaydım da, kavmin seni yurdundan çıkaracağı günlerde sana yardımcı olabilseydim... Hiç bir Peygamber yoktur ki, kavmi tarafından düşmanlığa uğramasın, eziyet görmesin" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder