Aşık Veysel 1894 yılında Sivas’ın hiç bilinmeyen, dünyadan kopuk bir köyünde doğmuştur. Bu yıllarda bütün Osmanlı ülkesinde olduğu gibi her yerde açlık ve kıtlık vardı. Sivrialan köyü de bunlardan daha da iyi değildi. Köyün üretimi çok düşüktü. Üretim yapacak erkeklerin büyük bir çoğunluğu Yemen ve diğer Arap çöllerinde savaşta ölmüştü. Kalanların bir kısmı askerdi. Veysel’in gençlik yılları yalnızlıkla geçiyordu. Köye arada bir yaşlı halk ozanları, ocakzade dedeler ve Bektaşi babaları uğruyordu. Veysel'in yaşamının en mutsuz anlarıydı bu zamanlar.
Veysel’i mutsuz eden etmenlerin başında gözlerinin görmemesi değil, yaşıtlarının asker olmasıydı. O’nu en çok seferberlik yılları etkilemişti. Ülke bir işgalden, bir de despot ve unutulmuşluktan kurtarılacaktı. Kendisinin bunda payının olmaması onda derin izler bırakıyordu. İlerki aşamalarda yazdığını vatan ve yurt sevgisi şiirleri bu düşünce ve duyguların dışa vurumu olacaktı.
Aşık Veysel'in Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde yaşayan akrabası ve komşuları, birleştirici yönü, yapıcı kişiliği, sadeliği, mütevaziliği, titizliği ve sazına olan bağlılığıyla hatırladıkları halk ozanının bir özelliğini de şöyle vurguluyorlar...
"Sazına teli kendi takardı ve çaldıktan sonra da sazını öpmeden asla yere koymazdı"
Her şeyden evvel Veysel ümmi değildi. Veysel el ve gözleriyle değil. Gönlüyle okuyup yazıyordu. Okulu yöredeki Bektaşi dergahları, öğretmenleri, dede ve babalardı. Etkileşimi ise yörenin büyük ozanları ve arkadaş ilişkileriydi. Kimdir bunlar?
Veysel 1931 Sivas Aşıklar Bayramına kadar bu özetlenen kişiler ve çevrenin etkisindedir. Söylediği türküler usta malı deyiş ve samahlarla aşık amadır. Aşıklar Bayramı Veysel'i farklı bir yöne taşımasına karşın o yine de geçmişiyle geleceğini birlikte yürütmüştür.
Veysel’i var eden koşullar geçmişidir, ilişkileri ve çevresidir. Sonrası bu birikimler üzerinden yürümüştür. Bu temel olmasa, Veysel de olamazdı.
Cumhuriyet devrimlerine sıkı sıkıya bağlı olması, ve sürekli Atatürk devrimlerini seslendirme de Cumhuriyet aydınının payı da büyüktür. Bunların başında Ahmet Kutsi Tecer, Sabahattin Eyüboğlu, halkevleri, Köy Enstitüleri gelmektedir. Tecer’in deyimiyle Veysel’in varolan dili bu dönem çözüldü. Bu konuyu Aşık Veysel şöyle ifade ediyor ‘Tecer dilimizin bağını çözdü çok şükür” Aşık Veysel’i değerlendirenler Cumhuriyetteki yerini iyi saptıyorlar. Çünkü değerlendirmeler sonraki dönemi ne ilişkindir. Bu tarzdan bakınca şu yargıya katılmamak elde değil. “Cumhuriyetten sonra gelen A.Kutsi Tecer’lerin, A. Muhip Dranasların, Orhan Veli ve Cahit Sıtkıların yeri Veysel’in yeridir.”
Halk şiirine kazandırdıklarıyla halk kültürünün zenginleşmesini sağlayan ünlü ozan, tarihimize yaptığı tanıklığı dizelerine yansıtarak, Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve bu günlere gelişimizi şiirlerine yansıtmıştır. Bir vatanın nasıl işgalden kurtarıldığını, Anadolu insanının hangi şartlarda mücadele ederek tek yumruk olduğunu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni hangi şartlarda kurduğunu şiirleriyle anlatan Aşık Veysel Şatıroğlu, vatan sevgisini her zaman yüreğinde hissetmiş, ardından bıraktığı eserleri ile de gençlerimize bu duygularını aktarmıştır.
Günümüzde önemi daha da iyi anlaşılan insan hakları kavramını o tarihlerden itibaren benimseyen büyük ozan, hemen hemen her şiirinde insan sevgisine değinmiş, toplumda birlik ve beraberlik duygularının gelişmesi yönünde önemli katkılar sağlamıştır. Halk ozanı olmasının yanı sıra topluma ışık tutan aydın kimliği ile de ön plana çıkan Toprak dostu, doğa aşığı Aşık Veysel Şatıroğlu'nun birlik ve beraberlik sembolü eserleriyle insanların kalbinde sevgi ve barış tohumları ekmeye devam edeceğine inanır.
Aşık Veysel kimilerine göre Ozanlık geleneğinin son temsilcisidir.Oysa Veysel ne ozanlık geleneğinde son halka, ne de abartılmış bir kişilik. Oysa Veysel’le ilgili bilinmeyen çok yönler var. Yaşadığımız koşullar Veysel’i daha da güçlü kılacaktır.
Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırasi
Kürt'ü Türk'ü ve Çerkez'i
Hep Adem'in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi?
Kuran'a bak İncil'e bak
Dört kitabin dördü de Hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası
Bin bir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi
Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ateş
Söndürmektir tek çaresi
Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden hem elinden
Hayır ve ser emelinden
Hakikat bunun burası
Bu alemi yaratan bir
Odur külli şeye kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası
Cümle canlı hep topraktan
Var olmuştur emir Hak'tan
Rahmet dile sen Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası
Veysel sapma sağa sola
Sen Allah'tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası…